Göbeklitepe, Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki Şanlıurfa ili'nin 18 km kuzeydoğusunda, Haliliye ilçesine bağlı Örencik köyü yakınlarında bulunan Neolitik bir arkeolojik sit alanıdır
Göbeklitepe'de kazı çalışmaları 1995 yılında Şanlıurfa Müzesi başkanlığında ve İstanbul Alman Arkeoloji Enstitüsü'nden (DAI) Harald Hauptmann bilimsel danışmanlığında yapılan yüzey araştırmasından sonra başlatılmıştır. Hemen ertesinde yine Şanlıurfa Müzesi başkanlığında ve Klaus Schmidt bilimsel danışmanlığında kazılar başlatılmıştır. 2007 yılından itibaren ise kazı çalışmaları Bakanlar Kurulu kararlı kazı statüsüyle ve yine Alman Arkeoloji Enstitüsü'nden Prof. Dr. Klaus Schmidt'in başkanlığında devam ettirilmiştir. Projeye Alman Heidelberg Üniversitesi Tarih öncesi Enstitüsü de katılmıştır
Göbeklitepe, dünyanın şu ana kadar bilinen en eski tarihî yapısıdır. Bazı popüler kaynaklarda ''Tarihin Sıfır Noktası'' olarak anılmaktadır
Bölgede benzer nitelikte başka arkeolojik sit alanlarının bulunmasından sonra 2021'de Göbeklitepe'nin de dahil edildiği arkeolojik sit topluluğunun tümüne
Taş Tepeler adı verilmiştir
Kazı alanındaki yapının merkezinde daha yüksek boyda olan iki dikilitaş, karşılıklı olarak yerleşmiştirilmiş ve çevredeki dikilitaşların çoğu üzerinde insan, eller ve kollar, çeşitli hayvan ve soyut semboller, kabartılarak veya oyularak betimlenmiştir
Tepede ziyaret edilen bir yatır bulunması dolayısıyla yerel olarak "Göbekli Tepe Ziyareti" olarak bilinen yükselti, yaklaşık 1 km uzunluğundaki bir kireç taşı plato üzerinde, 300x300 metrelik bir alanı kaplayan 15 metre yükseklikte bir tepedir ve taş ocaklar ile işlikleri de bulunmaktadır
Göbeklitepe'deki en ilginç buluntular, boyu 6 metreyi, ağırlığı 40 tonu bulabiler 'T' formlu anıtsal dikilitaşlar yani (STELLER) dir. Bu gizemli dikilitaşların 10-12 tanesi dairesel planda dizilerek araları taş duvarlar ile örülmüştür
.jpg)
Göbeklitepe, Malta’da bulunan tapınaktan yaklaşık 6.500, Stonehenge'den 7000 ve Mısır Piramitlerinden ise 7500 yıl daha eskiye dayanmaktadır. Göbeklitepe’yi diğer anıtsal yapılardan farklı kılan en önemli özellik alanda bulunan dikili taşların çok belirgin bir şekilde insanı sembolize etmesidir
Göbeklitepe'nin bulunduğu alan 12000 yıl boyunca doğal çevresi içinde dokunulmadan kaldığından önemli arkeolojik buluntulara sahiptir
Şanlıurfa bölgesindeki Yeni Mahalle, Karahan Tepe, Sefer Tepe ve Hamzan Tepe gibi merkezlerde T biçiminde sütunların yüzeyde bulunduğu Nevali Çori höyüğündeki kazılarda da benzer mimari ögelerin ortaya çıkarıldığı ve Göbeklitepe'nin bu merkezlerle de ilişkili olabileceği de ileri sürülmektedir
Göbekli Tepe'deki kazılara kadar bilim dünyası, göçebe küçük gruplar halinde örgütlendiği düşünülen avcı-toplayıcı toplulukları oldukça basit standartlarda yorumlamıştır. Ancak kazılarda ortaya çıkan, bir kült merkezi olarak anıtsal boyutlarda mimari, büyük taş yontular, sembolik motifler ve stilize edilmiş canlandırmalar, en azından bu bölgedeki toplulukların oldukça gelişkin ve çok yönlü bir sosyal yapıya sahip olmaları gerektiğini göstermektedir
Göbeklitepe'de yapılan kazılarda konut olabilecek herhangi bir mimari kalıntıya ulaşılamamış, ortaya çıkarılan çok sayıda anıtsal kült yapıda ise kullanılan dikilitaşların çevredeki kayalık platolardan tek parça olarak kesilip işlenerek Göbekli Tepe'ye getirildiği düşünülmektedir
Henüz küçük bir bölümü ortaya çıkarılan Göbeklitepe yerleşim yeri olarak kullanılmayan bir tapınma merkezidir. Yaklaşık 12 bin yıllık geçmişiyle insanlık tarihini değiştirmiş dünyanın bilinen en eski ve en büyük tapınma (kült) merkezi olarak dinsel inanışın, yerleşik yaşama geçişteki etkisini göstermiştir
Göbeklitepe pek çok yeni bilginin açığa çıkmasını sağlasa da buluntularla ilgili hala çözülemeyen sorular bilim adamlarının kafasını kurcalamaya devam etmektedir. Tapınakları yapanların kimler olduğu, Ağırlıkları 60 tonu bulan sütunların buraya nasıl taşındığı ve dikildiği, üstlerinin tonlarca toprak ve taş ile örtülerek neden gömüldükleri, tapınakların amacının tam olarak ne olduğu, cevaplanmayı beklemekte ve muhtemelen yıllarca sürecek araştırmaları gerektirmektedir
Göbeklitepe, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun koruması altındadır. Diyarbakır Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü'nün 27.09.2005 tarihli ve 422 numaralı kararıyla I. Derece Arkeolojik Sit Alanı olarak tescil edilmiştir
Şimdiye kadar yapılan kazı çalışmaları sonucunda, Göbekli Tepe’de 4 tabaka açığa çıkartılmıştır. En üstteki I. Tabaka, tarım yapılan yüzey dolgusu olup, geriye kalan 3 tabaka ise Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem’e tarihlenmektedir. Göbeklitepe’de stratigrafi en üstten alta doğru şu şekilde izlenmektedir. Kazılardan elde edilen buluntuların bir kısmı Şanlıurfa Arkeoloji Müzesinde görülebilmektedir
Göbeklitepe, insanın gelişmiş sembolik dünyasını yansıtması ve yaratıcı dehasının üst düzeyde temsilcisi olarak, kazı alanında bulunan insan ve hayvan heykellerinin ve taş ustalığının günümüz heykeltraşlarını ve sanatçılarını kıskandıracak düzeyde ustaca yapılmış olması ve en önemlisi de insanların bu ibadet alanını 1000 yıllık bir kullanımdan sonra tekrar dönüş ve koruma duygusunu ön planda tutarak kendi elleriyle kapatması nedeniyle olduğu kadar insanlık tarihini yeniden yazılmasını sağladığından büyük bir merakla gidip görülen bir yer olarak ziyaretçi sayısını sürekli çoğaltmaktadır
YanıtlaSil