26 Mayıs 2016 Perşembe

TRABZON KÜLTÜR DERNEĞİ BEYLERBEYİ & İSTANBUL

TRABZON KÜLTÜR DERNEĞİ, İstanbul da yaşayan Trabzon'lular arasında dayanışma ile sosyal kültürel yardımlaşmayı, iyi ve kötü günleri paylaşmayı amaç edinerek kurulmuştur

1987 yılında, Beylerbeyinde 10 500 m2 bir arazi içinde Yumurtacı İbrahim Paşa Köşk'ünü, derneğin mülkü olarak satın alan Trabzon Kültür Derneği, 2001 yılının baharında da Şişli de bulunan önceki yerinden Beylerbeyi’ne taşınmıştır
 
 
Mekan ağaçlar içinde gözden uzakta minik bir tepecikte bulunduğundan, Otopark'a arabanızı bıraktıktan sonra restaurant bölümüne çıkmak için, merdiven bulunsa da dört tarafı cam kaplı bir asansörle de keyifli  bir şekilde de çıkılmaktadır

Trabzon Kültür Derneği müşterilerine yeşillikler içerisinde ferah bir ortam sunmaktadır. Araçla Beylerbeyi üzerinden Burhaniye tabelasından girerek gidilebileceği gibi, Boğaziçi köprüsü girişindeki İ.E.T.T otobüs durağında inerek merdivenlerden aşağı inerek yürüyerek ulaşmak da mümkündür

 Karadeniz yemeklerini sevenler için bir çok yemek çeşidi menüsünde barındıran Trabzon Kültür Derneği' nde, yöresel lezzetlerin yanısıra tavuk, et, vs gibi yiyecekler de yer almaktadır

KUYMAK
 Etli Kara Lahana Dolması
 MISIR EKMEĞİ

  Günün her saatinde kahvaltı yapabilmek ve öğle yemeği ya da akşam yemeği için gidebilmek mümkündür

Trabzon Kültür Derneği, Trabzon yemeklerinin yanısıra ayrıca  çay ve yemekli toplantı, temsil, konser, konferans, horon kursları, söyleşi, düğün - nişan gibi etkinliklere hizmet sağlamaktadır

Karadeniz yöresine ait SERANDER'inde yer aldığı mekan'da kendinizi İstanbul'un dışında Karadeniz'de bir yerlerde gibi hissedeceğiniz Trabzon Kültür Derneği sessiz, yeşillikler içinde huzurlu bir zaman dilimi sağlamaktadır

Restaurant'a çıkarken asansör'ün yanlarından, minik taşlar arasından dere görüntüsüyle akan sular Trabzon Kültür Derneği'ne gelenlerin göz zevkine hitap etmektedir

 TRABZON KÜLTÜR DERNEĞİ 
AbdullahAğa Mah. Fıstıklı Mescit Sok. No:5 - BEYLERBEYİ - İSTANBUL
Tel0216 422 45 55

24 Mayıs 2016 Salı

İTFAİYE MÜZESİ - BEŞİKTAŞ

İTFAİYE MÜZESİ  İstanbul - Beşiktaş’ta Kılıç Ali Paşa Su Sarnıcı olarak bilinen binada, müze uzmanları tarafından, daha önceki yerinde bulunan eserler tasnif edilerek 15 Mart 2013 tarihinde hizmete açılmıştır

İtfaiye müzesi, ilk defa 1931 yılında itfaiye çalışanları tarafından Fatih’te bulunan İtfaiye Daire Başkanlığı binası olarak kullanılan, tarihi yapının yanında ek bir binada kurulmuştur

Fatih'te açılmış olan ilk müze koleksiyonlarının bakım onarım ve binanın tadilatı gibi nedenlerle zaman zaman kapalı kaldıktan sonra 1989 yılında tekrar açılsa da 1997 yılında restorasyon nedeniyle tekrar kapatılmıştır. Müze 29 Mayıs 1996 tarihine kadar İtfaiye Daire Başkanlığı’na bağlıyken bu tarihten sonra Kütüphane ve Müzeler müdürlüğüne devredilmiştir
  Müze’nin adı 1998 yılında "Kont Szechenyı İtfaiye Müzesi" olarak değiştirilmiştir. Kont Odön Szechenyı, 1871 yılında İstanbul'da meydana gelen büyük bir yangından sonra, yangın güvenlik önlemlerinin gözden geçirilmesi ve İtfaiye Teşkilatının organizasyonu için Sultan Abdülaziz’in emri ile İstanbul'a Macaristan’dan davet edilmiştir. İtfaiyenin askeri disiplinle çalışma esaslarını hazırlamış ve dört kara, bir deniz taburu kurmuş, üstün başarılar elde etmiş ve kendisine Paşa unvanı verilmiştir

2013 yılından bu yana, Beşiktaş'ta bulunan İtfaiye Müzesi' ndeki  koleksiyonlar, günümüzden 300 yıl öncesi bir geçmişi bünyesinde bulundurmaktadır



SANTRAL ODASI
 Müze'de, askeri tulumbalar, hidroforlu tulumbalar, taksim muslukları, atlı tulumba arabası, geçmişteki ve günümüzdeki itfaiyeci elbiseleri, mahalle tulumbaları, bez su sarnıcı, filtreler ve gaz maskeleri, telefon santrali, yağlı boya tabloları, renkli siyah-beyaz fotoğraflar sergilenmektedir

İtfaiye Müzesi bir meslek ve günümüzde hala bulunan bir kurumun müzesi olmasından dolayı sürekli bir eğitim ve bilgilendirme merkezidir

 İtfaiye Müzesi tek katlı olarak üç bölümden oluşmaktadır

 
 Avusturya, Fransa Lazyo, Japonya Yokohoma, Fransa Bourges, İgiltrere, Almanya, Paris itfaiye flamaları ve vitrinler içinde plaketler bulunmaktadır. İstanbul İtfaiyesi Müdürlüğü 276. Kuruluş yılı anısına verilmiş plaket, madalya, apolet ve pirinç mühürler sergilenmektedir 

 
 Yangınlarda müdahalede kullanılan deri eldiven, terkos su vanası, fikrasyon çift ağızlı vana, su mataraları, can kurtarma halatları yangın miğferleri, amir-er şapkaları gibi pek çok malzeme vitrinler içinde bulunmaktadır

 Osmanlı döneminde yangın güvenlik önlemi olarak kullanılan su fıçısından başlayarak ilk motorlu itfaiye aracına kadar kullanılan söndürme cihazları, tulumbacılara ait malzemeler ve mankenler eşliğinde elbiseler müzede yer almaktadır

İtfaiye Müzesi'ne gruplar halinde gidildiği takdirde daha öncesinden rezervasyon yaptırılmalıdır.Müze hakkındaki bilgileri gruplara özel olarak Müzenin rehberleri sunmaktadır
 
 Müze'de Osmanlı Devleti’nden günümüze kadar gelmiş olan itfaiyenin tarihi, gelişimi ve alanları ile ilgili bilgiler alarak, görsellerini incelemek ve tulumbacılardan bugüne kadar  itfaiyeciliğine uzanan dönemin detayları hakkında hem görerek hem de dinleyerek geniş bir bilgiye sahip olunmaktadır
 
İtfaiye Müzesi’nin koleksiyonunda bulunan; 1714 yılında Davud-u Hakiki’nin ilk “Çardaklı Tulumbası”ndan itibaren yangınlarda kullanılan malzemeler İstanbul'un Beşiktaş İlçesinde, Yıldız Mahallesi , Çitlembik Yokuşu-Horoz Sokak No :1 de bulunan yeni binasında,  ziyaretçilerini beklemektedir

 

21 Mayıs 2016 Cumartesi

MASLAK KASIRLARI ( MÜZE ) T.B.M.M MİLLİ SARAYLAR /İSTANBUL

Maslak Kasırları, İstanbul'un Maslak semtinde, İstinye ile Tarabya kavşaklarının kesiştiği Büyükdere Caddesi üzerinde170 dönümlük orman arazisinin ortasında bir koruluğun içinde yer almaktadır
 Maslak Kasırları’nın yer aldığı çevrede ilk yapılaşmaların, Sultan II. Mahmud (1808-1839) döneminde başladığı, bölgenin sultanlara ait bir av ve dinlenme yeri olarak kullanıldığı bilinmektedir
 
II. Abdülhamid'in haremi olarak da bilinen Kasr'ı Humâyûn, dinlenme ve av köşkü olarak kullanılmış sonrasında  V. Murat’ın tahttan indirildiğini ve Osmanlı’nın yeni hükümdarı olduğunu bu köşkte öğrenmiştir
Maslak Kasırları olarak adlandırılan yapılar,  Kasr-ı Hümayun, Mabeyn-i Hümayun, Paşalar (Ağalar) dairesi, çadır köşkü ve sera (limonluk) olmak üzere bölümlere ayrılmaktadır
ÇADIR KÖŞKÜ 
 MABEYN-İ HÜMAYÜN 
PAŞALAR DAİRESİ tek katlı bir binadır ve yanında hamam bulunmaktadır
Bahçelerinde yeşilin her tonunu barındırdığından Maslak kasırları, İstanbul'un en görülesi yerleri arasındadır
Çevrelerindeki yeşil örtüyle bütünleşen yapılar, 19. yy. sonları Osmanlı mimari ve süslemeciliğinin seçkin örneklerini göstermektedir
 PAŞALAR DAİRESİ

Maslak Kasırları’nın korunmasından ve hizmetlerinden sorumlu görevlilerin kaldığı yapı Paşalar Dairesi olarak bilinmektedir


Paşalar Dairesi yanında bulunan bulunan HAMAM
  
Hamam girişinde çeşme 

II. Abdulhamid'in kullanımına tahsis edilen Maslak Kasırları, kendisinin zevki ve tercihleri doğrultusunda şekillenmiştir. Sultan II. Abdulhamid’in “şehzade” ve “veliahd” statüsünde yaklaşık sekiz yıl kullandığı Maslak Kasrı yapılar topluluğu, bir şehzadenin her türlü ihtiyaçlarını karşılayabilecek şekilde tasarlanmış, adeta küçük bir saray olarak yapılandırılmıştır
  Kasr-ı Hümayün'da Sultan Abdülhamit’in çalışma ve yatak odaları bulunmaktadır. İki katlı olan yapı, çatı ve bodrum katlarına da sahiptir. Girişinin iki yanında sütunlar ve bu sütunlar üzerinde bir balkon bulunur. Tüm odaların tavanları ve salonun duvarları renkli kalem işi resimlerle süslenmiştir
 Günümüzde Kasr-ı Humâyûn, eldeki belge, anı ve eski fotoğrafların ışığında onarılarak bir müze-saray olarak geziye açılmış durumdadır. Mabeyn-i Humâyûn ve ona bağlantılı Limonluk ile Çadır Köşk ve bahçesi de aynı biçimde ele alınarak onarılmış ve ziyaretçilerin oturup dinlenebilecekleri birer kafeterya kimliğine kavuşturulmuşlardır. Çevredeki geniş yeşil alansa bir rekreasyon alanı olarak düzenlenmiştir
 
Şehzade Abdulhamid'in, marangozluk, çiftçilik, ticaret, bilimsel yöntemlerle bahçe bakımı ve oluşturduğu seralarda nadir bitki türlerinin yetiştirilmesi özel merakları ve uğraşları arasında yer almıştır
 Maslak Kasrı bahçeleri ulusal ya da uluslararası nitelikteki resepsiyonlara tahsis edilebilmektedir
II. Abdulhamid'in 1876 yılına kadar daimi olarak ikamet ettiği bir yapı olan Kasr-ı Hümayün arka bahçesinden merdivenlerle inilerek Paşalar Dairesi'ne ulaşılmaktadır
Mabeyn-i Hümayun, tek katlı küçük bir yapı olarak, kasrın resmi dairesi niteliğinde olan selamlık bölümüdür. Sultan Abdülhamid özel dairesi olarak şehzadelik döneminde günlük çalışmalarını ve görüşmelerini bu yapıda gerçekleştirmiştır
 Mabeyn-i Hümayun, Osmanlı sarayında padişahın özel kalem müdürlüğü işlevini gören kurumdur
 Çadır Köşk,  Sekizgen bir plana sahip, iki katlı, çatısındaki geniş saçaklar, etrafını dolanan balkonu ve ahşap işçiliğiyle göz alıcı bir yapıdır

Kasr-ı Hümayün'un yanında bahçenin sol  tarafında limonluk ( Sera ) yer almaktadır. Sultan Abdülhamid’in kendi diktiği iki bitki de buradadır

Limonluk ortasında bir havuz ve küçük bir sığınak bulunmaktadır

Şehzade Abdülhamid'in yaşamını sürdürdüğü Maslak Kasırları’ndan ayrılarak 31 Ağustos 1876 tarihinde Abdülhamid-i Sâni unvanıyla Osmanlı tahtına çıktıktan sonra etrafının yaklaşık iki buçuk metre yüksekliğinde duvarlar ile çevrilerek mahremiyet ve güvenliğin sağlandığı yapılar, 1924 yılına kadar hanedan mensuplarınca ikametgâh olarak kullanılmıştır

 1924 yılında Saltanatın kaldırılmasını takiben Osmanlı Hanedanına mensup kişiler yurt dışına çıkarılmış, kullandıkları mekânlar içindekiler ile birlikte Millet adına korunmak üzere TBMM ne intikal etmiştir